Öğretmen Şefik Bey ve dünyanın bütün çiçekleri şiiri

Tarihçi Ercan Arslan, “Dünyanın Bütün Çiçekleri şiiri Seydişehirli Öğretmen Şefik Bey’in (1925-1949) hazin hatırası üzerine 1950 yılında Ceyhun Atuf Kansu(1919-1978) tarafından yazılmıştı. Öğretmen Şefik Bey’e vefa borcumuz vardır.”dedi.

Tarihçi Arslan yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

 “Öğretmen Şefik Eren Şınığ Bey’in ağabeyi Turan Şınığ’ın kızı Mahizer Ermete Hanım (D.1945) ve hayatta olan diğer aile üyeleriyle yakın geçmişte görüşmeler yaptık. Şefik Bey 1925 (1341) Seydişehir Alaylar Mahallesi 178 nolu hanede dünyaya geldi. Babası Hacı Bacakların Hulusi Efendi, annesi Nazife Hanım’dır. Beşkardeştiler. Nadide (Eğilmez), Turan, Dürdane (Sayıntürk), Şefik, Yılmaz. Öğretmen Şefik Bey’in dram dolu yaşamı küçük yaşlarda başladı. Önce annesini kaybetti. Sonra komiser olan babası bir kalp krizi sonucu vefat etti. Öksüz ve yetim kaldı. Bilinenin aksine İlköğrenimine Çivril’de değil Seydişehir Özek okulunda başladı. Bunu yaptığımız arşiv çalışması ile tespit etmiş bulunuyoruz. Seydişehir Özek Okulu’na 1934-35 Eğitim Öğretim yılında 1.Sınıf B şubesine 76 okul numarasıyla kaydı yapılmıştı. Şefik Bey’in yaşadığı duygusal travma, derslerde başarısız olmasına yol açmış ve sınıf tekrarına kalmıştı. Ablası Nadide Hanım ve eşi Cevdet Eğilmez Bey  (Denizli Çivril PTT Müdürü) onu sahiplendiler ve Çivril’e götürdüler. Şefik Bey öğrenim hayatına Çivril 30 Ağustos İlkokulu’nda devam etti. Hayata yeniden tutunan Şefik Bey gayretli bir öğrenciydi. Bu durum Is­parta Gönen Köy Enstitü­sü'nde (1940) Tarım Öğretmeni olan Çivrilli Osman Gürkan’ın dikkatinden kaçmadı. Ortaokul çağına gelmiş bu zeki çocuğu görev yaptığı Gönen Köy Enstitüsü’ne kaydettirdi.

ZOR ŞARTLARDA ÇİVRİL’E GÖTÜRÜLÜR

Şefik Eren Şınığ Bey Gönen Köy Enstitüsü'nü bitirdikten sonra, Afyon’un Dinar ilçesi, Sütlaç Kö­yü İlkokulu'na öğretmen ola­rak atandı. Sütlaç İlkokulu beş derslikli idi. Lojmanı olmadığı için okulun bir bölümünde kalıyor, bazı hafta sonları ihtiyaçları için trenle Çivril’e gidiyordu. Bu süreçte İzmir Karşıyaka’dan bir bayanla nişanlanmıştı. 1949 yılı Ekim ayında bir gün, görev yaptığı Sütlaç Kö­yü'ne komşu Bostancı Köyü'ne öğrencileriyle beraber geziye giderler. Bostancı Köyü İlkokulu tek derslikli eski bir binadır. Okul öğretmeni Şefik Bey’in Enstitüden sınıf arkadaşı Mehmet Aydeniz’dir. Futbol maçı esnasında top patlar. Şefik öğret­men ve arkadaşı, topu tamir etmek için okula girerler. Bu esnada binanın ara duvarı üzerleri­ne çöker. İki öğretmen de yaralanır ancak Şefik Bey’in durumu ağırdır. Zor şartlarda Çivril’e götürülür. Doktor Şefik Gürsel ağır omurilik tahribatı teşhisiyle durumun umutsuz olduğunu belirtir. Şefik Bey, öğretmen arkadaşları tarafından Çiv­ril'den Sütlaç'a getirilir. Okul odasındaki yatağına yatırılır. Burada acılar içinde birkaç gün geçirir. Hasta ya­tağının başında, öğretmen ar­kadaşı Mehmet Aydeniz, köy­lülerden bir kaç kişi bekler ancak durumu gittikçe ağırlaşır. Cumhuriyet Türkiye’sinin ülkü dolu Şefik öğretmeni köy çocuklarını, öğrencilerini sayıklar. Kaderleri kendisiyle benzeşen köy çocuklarını, öğrencilerini, çiçeklerini yanına ister ve bu hal üzere vefat eder. Çileli geçen kısa yaşamı elim bir hadise ile 24 yaşında son bulmuştur. Ce­nazesi Çivril’e getirilir ve şehir mezarlığına defnedilir. Cenazeye ağabeyi Turan Şınığ’da katılmıştır. Şefik Bey’in şiir defteri, kitapları ve birkaç parça eşyası oradakilere hatıra olarak verilir. Bu hadiseye tanık olan bir üniversite öğrencisi olayı Ceyhun Atuf Kan­su'ya anlatır. Şefik öğretmenin o duygu yüklü son sözlerini aktarır. Bu acı olay Ceyhun Atuf Kansu’yu çok duygulandırır. Şefik öğ­retmenin hatırasını, idealistliğini ölümsüzleştirmek için 1950 de "Dünyanın bütün çiçekleri" adlı anlamlı şiirini kaleme alır. Bu şiir her 24 Kasımda o günkü içtenliğiyle Öğretmen Şefik Beyle beraber yurdumuzun dört bucağına ılgıt ılgıt esmekte, onu hatırlatmaktadır. Şiirin ilk kısımları, aile üyelerinin ifadelerine göre Şefik Bey’in irticalen söylediği mısralardır.

UZUN BOYLU, İNCE SPORTİF YAPILIYDI

Dinar Sütlaç köyünden görüştüğüm öğrencilerinden Mustafa Sorudak Bey (D.1940), “Şefik Bey’in bir yıl öğrencisi oldum. Kendisi uzun boylu, ince sportif yapılıydı. Öğrencilerine karşı çok şefkatli idi. Saz çalar, türkü söyler, şiir yazar ve okurdu. Evimiz okula çok yakındı. Onu sürekli olarak görüyorduk. Okulumuzun 90 civarında öğrencisi vardı. Değerli kelimesi onu anlatmaya yetmez. Bostancı köyünde yaşanan hadisede ben de oradaydım. Diğer öğrencilerle oyunlar oynuyorduk. Hadise yaşanınca bizi olay yerine yaklaştırmadılar. Hadiseden sonra yaralı olarak köye getirildiğini çok iyi hatırlıyorum” dedi. Şefik Bey’in öğrencilerinden yalnızca bir isim İlkokul sonrası eğitim hayatına devam edebildi. Bu isim Tarihçi Prof. Dr. Mehmet Saray (D.1942)’dır. Kendisiyle yaptığımız görüşmede Saray, “Köy Enstitüsünden yeni mezun olmuş son derece donanımlı, müşfik bir öğretmenimdi. Kendisinden Allah razı olsun” dedi.

ŞEFİK BEY VE AİLESİ BİR ROMAN KONUSUDUR

Tarihçi Arslan devam ederek;  “Seydişehirliler olarak Öğretmen Şefik Bey’e vefa borcumuzun olduğunu düşünüyorum. Çocukluk yılları ve eğitim hayatı çilelerle geçen, kendisi henüz mesleğinin baharındayken hayata veda eden mahzun bir şahsiyet. Onun aziz hatırasını ve adını mutlaka şehrimizde yaşatmalıyız. İlkokul birinci sınıfı ilçemizde Merkez İlkokulu’nda o günkü adıyla Seydişehir Özek Okulu’nda okumuştur. Merkez İlkokulu’muzda ayrıca onun adına bir köşe oluşturulabilir. Küpe dağlarının çiçekleri gibi olan Seydişehirli öğrencilerimiz Şefik Eren Şınığ ismini bir kıvılcım gibi kalplerinde taşımalılar. Yaşamını bilmeliler. Şefik Bey ve ailesi bir roman konusudur. Yazarlarımızın bu konuya eğilmelerini ümit ederim.  Araştırmamızda değerli bilgilerini bizden esirgemeyen aile üyeleri Mahizer Ermete, Ülkü Sayıntürk, Ülker Eğilmez, Münevver Şınığ, Yüksel Çalgın Hanımefendilere,  Dinar Sütlaç Köyünden Mustafa Sorudak Bey’e ve Prof. Dr. Mehmet Saray’a teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.