İkinci İnönü Zaferi ve Çalmandalı Hüseyin Çavuş (1921)
Yunan Ordusu, I.İnönü Zaferiyle manen dirilen Türk Ordusuna ağır bir darbe vurmak, “Küçük Asya Harekatı’nı bir an evvel neticelendirmek için 23 Mart 1921 sabahı saat 05.30’da Batı ve Güney cephelerinden taarruza başladı. Bursa ve Uşak’tan taarruza başlayan Yunan kuvvetleri, 23-27 Mart tarihlerinde İnönü mevzi ilerisinde mücadele vererek beş gün içinde İnönü asıl mevzilerine gelmişlerdi. 28 Mart’tan itibaren muharebeler İnönü asıl mevziinde cereyan etti. İnönü mevzilerinin kilit noktası olan Kanlısırt ve Metristepe Yunan kuvvetleri tarafından işgal edildi. Bu mevzilerin Yunan kuvvetlerinin eline geçmesiyle birlikte hemen her yerde süngüye dayanan ve 22 defa tekrarlanan şiddetli karşı taarruzlarla Türk kuvvetleri bu tepeleri tekrar geri almaya çalıştı. 28-31 Mart tarihlerinde İnönü mevzilerinde taraflar arasında çok şiddetli çarpışmalar yaşandı. Müsademelerde Türk Ordusu, savunma ve taarruz muharebelerini aynı anda verdi. Mevzilerin birbirine çok yakın olması nedeniyle çarpışmalar bazen süngü ve dipçik muharebesi şeklinde yapıldı.
Milli Mücadele Kahramanlarından Seydişehir’in Çalmanda Köyünden Hüseyin Çavuş’un hatırası ise 28 Mart 1921 gecesine aitti. Ordu ikinci İnönü taarruzu hazırlıkları içindeydi. Afyonkarahisar bölgesinde bulunan Elliyedinci Fırkaya, Dumlupınar müdafaasına yerleşmiş olan düşmana taarruz emri verilmişti. Elli Yedinci Fırka gerek asker, gerekse malzemece çok noksandı. Düşmanın top ve makineli tüfek atışları askerimize göz açtırmıyordu. Hüseyin Çavuş durumu iyi biliyordu. Yokluk içerisinde bin bir fedakârlık ve can kaybı pahasına taarruz yapılacaktı. Elli Yedinci Fırkanın Otuz Yedinci Alayının Üçüncü Bölüğü en önce taarruza kalkacaktı. Bölük Komutanı Yedek subay Teğmen, Çalmandalı Hüseyin Çavuş’a ve arkadaşlarına yapılacak işi anlatmıştı. Düşmanın bulunduğu bölgenin en hakim tepelerinden birine yirmi beşer fişekle taarruza geçilecek ve tepe mutlaka ele geçirilecekti. Taarruz emri verildi. Askerlerimizin süngüleri yoktu. Bir tek fişek atamadan tepeye yüz metreye kadar yaklaşıldı. Güneş kaybolmuş, ortalık alaca karanlığa bürünmüştü. Taarruza baskın şeklinde devam edilecek ve bu işi ancak otuz kişi yapacaktı. Hüseyin Çavuş ortalık iyice kararınca ağır ağır otuz arkadaşıyla ilerlemeye başladı. Emirle kullanabilecekleri yirmi beşer fişekleri vardı. Mehmetçiklerden biri karanlıkta bir dala çarpmış, dal gecenin sessizliğinde gürültüyle kırılmıştı. Bu gürültüye düşman uyanmış ve makineli tüfekler işlemeye başlamıştı. Birlik gafil avlanmıştı. Yere yatmaya vakit kalmadan otuz kişilik birliğin yarısı şehit olmuştu. Hüseyin Çavuş dal kırılır kırılmaz yere yapışmış bu ateşten kendisini kurtarmıştı. Düşmanın makinelisinin hemen hemen dibindeydi. Üç beş metre daha sürünse onu ele geçirebilirdi. Fakat ateşin kesilmesini bekledi. İşte bu anda Er Memiş ayağına yapışmıştı. Hüseyin Çavuş, ondan gidip bölükte kaç kişi kaldıysa getirmesini ister. Er Memiş ancak 12 asker bulabilir ve beraberce Hüseyin Çavuşun yanına sokulurlar. Gün ağarmaya yaklaşmıştır neredeyse. Hüseyin Çavuş karanlığı yırtarcasına hücum emrini verir. Süngüsüz oldukları halde Yunan siperlerine atılırlar. Dipçiklerle iş göreceklerdir. Yunanlılar neye uğradıklarını şaşırırlar. Aldıkları dipçik darbeleriyle iniltileri siperlere ölüm havası olarak çöker. Hüseyin Çavuş eline geçirdiği bir sandık İngiliz bombasını kaçanların arkasından yollar. Biraz sonra makineli tüfek ele geçirilir. Düşmanın kendisini biçmeye başlar. Gün ağarırken Çalmandalı Hüseyin Çavuş ve 13 arkadaşı tepeyi ele geçirmeyi başarırlar.
31 Mart’ı 1 Nisan 1921’e bağlayan geceden itibaren Yunan kuvvetleri işgal ettikleri Metristepe’den çekilmeye başlamış, tepe bu gece Türk kuvvetleri tarafından ele geçirilmiştir. 1 Nisan günü 18.30’dan itibaren Yunan Ordusu’nun son kalıntıları da bu tepeden sökülüp atılmış ve Yunan birlikleri bozguna uğrayarak İnönü’den geri çekilmeye başlamıştır. Böylece II. İnönü Muharebesi, Yunan Ordusu’nun ikinci defa İnönü önlerinde Türk ordusuna yenilgisiyle neticelendi. Sevr’in teneşirine yatırılan Hasta Adam İnönü’de dirilmişti. TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa’ya çektiği tebrik telgrafında "Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz. İstilâ altındaki bedbaht topraklarımızla beraber bütün vatan, bugün müntehâlarına (en uzak noktalarına) kadar zaferinizi tes'id ediyor (kutluyor). Düşmanın hırsı, azim ve hamiyetinizin yalçın kayalarına başını çarparak hurdahâş oldu” ifadeleriyle zaferin önemine işaret etmiştir. Türk Tarihi Çalmandalı Hüseyin Çavuş ve arkadaşlarını tanıdığı için gurur duymaktadır. Türk Ordusunun kahraman evladı vatan size minnettardır. Seydişehirliler olarak böyle koca yürekli bir Hüseyin Çavuşumuz olduğu için ne kadar övünsek azdır. (Celaleddin Kişmir, “Konyalı Kahramanlar: Çalmandalı Hüseyin Çavuş”, Yeni Konya, 28.3.1968; Sadi Irmak, “İkinci İnönü Zaferi’nin Sonuçları”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı: 17, Mart 1990, C. VI, s. 378)