Seydişehir’den Götürülen Selçuklu Kitabesi (1237)
Konya Müzesi Müdürü M.Yusuf Akyurt 1940 yılında incelemelerde bulunmak üzere, maiyetiyle Seydişehir’e gelir. Şehrin sur kalıntılarını, kapılarını, Camilerini ve çeşitli yapı kitabelerini incelerler. İncelemeler sırasında Öğretmen Rüştü Ergen Bey de kendilerine refakat eder. Bu esnada Sofuhane Mahallesinde, Muallimhane Camiinin yaklaşık altı yüz metre batısında yer alan kerpiçten inşa olunmuş, toprak damlı Arpalı Mescidi’nin doğu duvarındaki 103x80 ebatlı taş kitabe dikkatlerini çeker. Bu kitabe mescidin duvarından sökülüp, İl Milli Eğitim Müdürlüğü aracılığıyla 9 Kasım 1940 tarihinde Konya Müzesine nakledilerek, 1057 numaralı envanter olarak kaydedilir. Arapça kitabe metni şu şekildedir: “Bismillahirrahmanirrahim. Fi eyyamü’d Devleti’s Sultan El Muazzam Gıyasüddin veddin Ebul Feth Keyhüsrev Bin Keykubad Bin Keyhüsrev kâsım Emirü’l Müminin Fi tarih şehri Muharrem sene hamse ve selasin ve sitte miete. (Türkçesi:Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla.Sultanların ulusu fetih babası Emirü’l Mü’mininin sadık adamı Keyhüsrev oğlu Keykubat oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev’in devleti günlerinde 635(H.) yılı Muharrem ayında yapıldı.
Kitabeden anlaşıldığına göre ait olduğu yapı, Anadolu Selçuklu Sultanı II.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında 1237 yılının Ağustos ayında inşa edilmiştir. Taş kitabenin; Seydişehir merkez ve köylerindeki pek çok yapıda olageldiği gibi yakınlardaki eski yerleşimlerden yahut yapılardan devşirilen malzemelerden biri olduğu, Arpalı Mescidine ait olmadığı anlaşılıyor. Kitabe Konya’ya nakledildikten bir yıl sonra harap vaziyete düşen mescit, Belediye tarafından yıkılarak arsasının bir kısmı yanından geçen yola dâhil edilmiş, mezarların olduğu bahçesi ise bitişikte bulunan arazi maliklerine satılmıştır. Seydişehir Tarihiyle ilgili yapılan araştırmaların hiç birinde bu kitabenin nereden getirilmiş olabileceğine dair bir görüş ortaya konmamıştır. Biz buraya kadar bahsetmeye çalıştığımız Seydişehir’den götürülmüş olan bu Selçuklu Kitabesinin, Yenice Köyü Çiftliği Hanına ait olabileceğini düşünüyoruz. Hanın Selçuklu devri yapılarından olduğu, ancak kitabesine ulaşılamadığı bugün ilim âlemince bilinmektedir. Konya ve havalisindeki pek çok Kervansaray ve Hanın Türkiye Selçuklu Hükümdarı I.Alaaddin Keykubat ve oğlu II.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında(1237-1246) yaptırıldığı dikkate alındığında bu düşüncemizdeki ısrarımız anlaşılabilecektir. Sahanın uzmanlarınca, bu yöndeki araştırmalar derinlik kazandıkça, Seydişehir’in 14.yüzyıl başlarındaki inşasında, öncesindeki jeopolitik konumunun tesiri daha iyi anlaşılacaktır diye ümit ediyoruz.
Bu kitabe günümüze kadar Seydişehir ve havalisindeki en eski Türk-İslam devri kitabesi olması yönüyle önemlidir. Ayrıca şunu da belirtmeden geçemeyeceğiz; Seydişehir’den Konya’ya nakledilmek durumunda kalınmış ne kadar eser varsa, bir gün tekrar bu topraklara dönmeleri en büyük arzumuzdur. Seydişehir Arpalı Mescidi’nden sökülerek 1940’ta Konya’ya nakledilen bu Selçuklu Kitabesi günümüzde, Konya Taş ve Ahşap Eserler Müzesi’nde (İnce Minareli Medrese) “Seydişehir Araplar Mescidi Kitabesi” diye sergilenmektedir (Seydişehir’in kurucusu Seyyid Harun Veli’nin türbe kapısı dahi, günümüzde Konya Vakıf Eserleri Müzesinde bulunmaktadır). Bir kentin tarihi varlıkları ancak o kentte sergilenebilirlerse daha anlamlı hale gelirler. Seydişehir bu özeni fazlasıyla hakediyor. (Rüştü Ergen,“B.Seyit Harun’un Hayatında Yazılan Menakıpname Nerede?”, Konya Halkevi Aylık Kültür Dergisi, Yıl 13, Mayıs-Haziran 1949, Sayı 127-128; Mehmet Önder, Seydişehir Tarihi, Konya 1986)