Seydişehir’in koca hanı

Seydişehir’in en eski hanı 1640’larda yapılan Arslan Han veya Tüccar Hanı-Bezirgan Hanı, Koca Han isimli han idi. Bu Han zamanla tadilatlar geçirerek ve el değiştirerek 1996’ya kadar ilçemizde ayakta kalmayı başarmıştı.

Tarihçi Ercan Arslan konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Seydişehir, Antik Çağ ‘dan itibaren önemli bir ticaret güzergahı üzerinde yer almıştır. Anadolu’daki Türk-İslam hakimiyeti sonrası ise İpekyolu’nun Toroslardan Akdeniz’e inen çok aktif bir kolu üzerinde bulunmuştur. Şehre gelen tüccarların konaklama ve diğer ihtiyaçlarının giderilebilmesi için devrin devlet adamları ve şehrin önde gelen girişimcileri tarafından Hanlar inşa ettirilmişti. Bunlar Valide Kösem Sultan’ın ketküdası Kurd oğlu Arslan Ağa tarafından yaptırılan Arslan Ağa Hanı (1640’lar), Ulukapı Mahallesinde Hacı Ahmet Hanı, Alaylar Mahallesi hududunda ılıca-i sagir Hanı idi. En büyük Han olan Arslan Ağa Hanı 1827’de Köse İbiş Hanı diye el değiştirmişti. Bu tarihte hanın yeni sahiplerince kısmi tadilattan geçirildiği söylenebilir. Bu hana artık halk tarafından Koca Han adının verildiği biliniyor. 1898 yılında Seydişehir’de Ziraat ve Ticaret Odası kurulmuştu. Üretilen fazla ürünler yerli ve yabancı tüccarlar vasıtasıyla Akseki ve Alaiye Kazalarına, Manavgat, Duşenbe ve İbradı nahiyelerine ihraç edilirdi. Sevkiyat ise deve, at, merkep ve ester katarlarıyla yapılırdı. İzmir taraflarına yapılan ihracat ise Eğirdir’e kadar kağnı ile devamında şimendifer (Tren) ile yapılırdı. İhraç ürünleri çoğunlukla afyon, keten, tiftik, yapağı, hınta, şa’ir, nohut, leblebi idi (KVS. 1285-1330). Hacı Ahmet Hanı yahut Tahsin’in Han ise on bir odalı idi.1900’lerin başında o da el değiştirerek Ak Mehmetler Hanı olacaktır. Ilıca-i Sagir Hanı ise zamanla ilgisizlikten yıkılarak ortadan kalkmış olmalıdır. Böylece Osmanlı’nın son zamanlarında Seydişehir’de üç han bulunuyordu. Şehir merkezi dışında Ortakaraviran köyünde, Ömer Mahallesinde II.Bayezid zamanında yaptırılmış olan Hacı Fakihoğulları Hanı da on dokuzuncu yüzyıl sonuna kadar varlığını sürdürebilmiş, bulunduğu yer Hanönü diye anılmıştır.

 

KEMERLİ BİR KESME TAŞ KAPIDAN GİRİLİRDİ

Koca Han; Seyit Harun Mahallesi’nde Han Boğazı mevkiinde, çarşı girişinde bulunuyordu. İki katlı, dikdörtgen, ortası açık ilk katı taş, ikinci katı kagir bina, üzeri kırma çatılı ve kiremitle örtülüydü. Zemin katına büyükçe kemerli bir kesme taş kapıdan girilirdi. Kapının büyük ahşap kapı kanatları ve bir kanadında da kuzu kapı denen küçük bir kapısı mevcuttu. Binanın ardiye olarak kullanılan odaları ana kapının tam karşısına denk düşen arka yüzü tarafındaydı. 1350 m2 lik alana sahip hanın sağlı sollu bölümlerinde önceleri deve kervanlarının gelip yüklerini indirdikleri alanlar mevcuttu. Sonraları bu alanlar perşembe pazarı’nın olduğu günün öncesi uzak köy ve kasabalardan şehre gelen kimselerin binek hayvanlarını bağladıkları kiralık yerlere dönüşmüştü. Yine bu bölümde, koşumcu, nalbant, berber, lokanta, terzi, kunduracı, anahtarcı, tekel bayii dükkanları bulunurdu. Seydişehir’e yolcu otobüslerinin gelmeye başlamasıyla hanın altının bazı bölümleri otobüs garajı olarak hizmet vermişti. Bu bölümler büyük tahta kapılarla dışa açılır ve otobüslerin yanaşması için uygun alan ortaya çıkardı.

 

Sol köşeden taş bir merdivenle ikinci kata çıkılırdı. Bu kat otel olarak kullanılırdı. Koca Han’ın Yirmi üç odası vardı. Konaklama odaları soba ile ısıtılırdı. Odalarda banyo bulunmamaktaydı. Yolcular banyo ihtiyaçlarını ücret mukabilinde az ilerideki Seyit Harun Hamamı’nda gideriyorlardı. Kutlama günlerinde Hanın meydan boşluğunda çeşitli gösteriler düzenlenir, cambazlar demir halat üzerinde yürürler, halk bu şenlikleri ilgi ile seyre gelirdi. Tahtacı Ali Dayı ailesi Elif Hanımla hanın iki odasında hayatını geçirmiştir.”

 

SAHİPLERİ TARAFINDAN YIKTIRILMIŞTIR

Tarihçi Arslan devam ederek, “Hanın sahipleri Cumhuriyet döneminde ilkönce Aksekili Manav Mehmet idi. Hanın 1946’ya kadar yaklaşık on beş yıl işletmecisi ise İsmail oğlu Mehmet Ali Bilici (1900-1946) idi. Yıllık kira bedeli 400 liraydı. Zemin katta hayvanların konulduğu yerlerin ve ardiyelerin gecelik ücreti 15 kuruş, ikinci kattaki odaların ücreti gecelik 25 kuruştu.1952 yılında Çatlı Abdullah ve Mustafa Yılmaz kardeşler hanı 25000 lira bedelle satın almışlardır. 1968’de Grup Başkanlığı binası olarak henüz fabrika kurulmazdan evvel, buradaki iş ve işlemleri yürütmek üzere Etibank, Hanın üst katının on iki odasını kiralayarak kullanmıştı. Çatlı Yılmaz kardeşlerin çocukları da hanı 1996 yılına kadar işletmişlerdir. Han 1996’da zamana ayak uyduramama, bakım ve onarımının yapılamaması, şehirde başka otellerin açılmış olması ve talep görmeme gibi nedenlerle sahipleri tarafından yıktırılmıştır. Kemerli kesme taş kapısının kabartmalı kilit taşı günümüzde marangozların arka tarafındaki evler arasında bulunmaktadır” dedi. (Görüşmeler; Hoceken Avcı d.1935, Faika Bilici d.1934,Muzaffer Çatal d.1953)