Nablus esir karargahı ve Yeniceköylü Süleyman
Seydişehir Yenice Köylü Yusuf oğlu Süleyman, I.Dünya Savaşı yıllarında yetmişinci alayın ikinci taburu efradından iken Filistin cephesinde Nablus’ta İngilizler tarafından esir edilmişti.
Konuyla ilgili olarak Tarihçi Ercan Arslan önemli açıklamalarda bulundu.
“Seydişehir Yenice Köylü Yusuf oğlu Süleyman Nablus’taki muharebelerde İngilizlere esir düştü. Sevk olunduğu Üsera (esirler) Karargah Kumandanlığı tarafından 55745 nolu ilmühaberle üzerindeki mevcut eşyasının kaydı tutuldu. Buna göre yanında bulunan 30 adet Mecidiye ile üç adet yüzer kuruşluk nakit para tutanakla emanete alınmıştı. İngiltere ile Osmanlı Devleti arasında 28 Aralık 1917’de İsviçre’nin Bern kentinde esir değişimi ile alakalı bir sözleşme imzalandı. İngiltere Kasım 1918’de esirleri serbest bırakmaya başlamıştı. Sözleşme gereğince; bazı hasta ve yaralı esirlerle birlikte sağlık personelinin ve silâhaltına alınmamış sivillerin, birebir değişimi kapsamında Yusuf oğlu Süleyman’ın Harp malulü olarak Osmanlı Devletine iadesi gerçekleşti. Bu iade esnasında esarette iken kendisinden alınan parası teslim edilmemişti. Bunun üzerine Yenice Köylü Süleyman Harbiye Nezaretine müracaat ederek durumu bildirmişti. Harbiye Nazırı Ferik Süleyman Şefik Paşa (1864-1946) tarafından konu tetkik edilmiş ve Usera Muamelat Şubesi kanalıyla Hariciye Nezaretine 21 Ağustos 1919 tarih ve 4319 sayılı yazıyla gereğinin yapılması iletilmişti. Bundan sonra 16 Eylül 1919 tarih ve 17833/433 sayılı yazıyla da belirtilen paranın Yusuf oğlu Süleyman’a teslim edilmesi hususu Osmanlı Hariciyesince İngiltere Komiserliğinden istendi. Konunun devamı ne suretle gelişti bilemiyoruz. Fakat İngiltere’nin benzer hadiselerdeki ketum tutumu dikkate alındığında bu paranın muhtemelen iade edilmediğini düşünmekteyiz.
FİLİSTİN’DE 18 SEYDİŞEHİRLİ ŞEHİT MEVCUT
Tarihçi Arslan devam ederek, “I. Dünya Savaşında Filistin Cephesinde Seydişehir’in köylerinden Çavuş (Mehmed oğlu Ali 1311-Babı Tuma Cerrahi Hastanesi 1917), Kesecik (Bölükoğullarından İsmail oğlu Ali 1314-Gazze 1917), Kavak (Mevlüt oğlu Hasan 1310-Gazze 1917),Kızılca (Ahmet oğlu İbrahim, Mantartepe 1917), Ketenli (Abdurrahman oğlu Mehmet 1300- Süveyş Kanalı Harbi 1915), Taraşçı (Ahmet oğlu Musa 1314-Kudüs Vatan Hastanesi 1917) olmak üzere 6 şehit vardı. Seydişehir merkezden ise Ahmet oğlu Bayram (1305-Karababa dağı 1916), Ömer oğlu Durmuş (1295-22.K. Seyyar Hastanesi 1917), M.Sadık oğlu İzzet (1314- Gazze 1917), Emiroğullarından Sait Ahmet oğlu Kadir (1314-Gazzenin Şimali 1917),Hamdi oğlu Mehmet (1314-Gazze 1917),Mustafa oğlu Mehmet (1314-Gazze 1917),Süleyman oğlu Mehmet (1314-Gazze 1917),Mercan oğlu Mercan (1315-Seyyar Hastane 1916), İsmail oğlu Mustafa (1314-Halep Vatan Hastanesi 1917),Mercan oğlu Mustafa (1314-Nablus Askeri Vatan Hastanesi 1918),Osman oğlu Yusuf (1301-Gazze 1917),Mehmet oğlu Ahmet (1307-Gazze 1917) olmak üzere 12 şehit vardı. Böylece Filistin cephesinde tespit edilebilen Seydişehirli 18 şehidimiz vardır.
Filistin’de şehit olanlar çoğunlukla Kudüs’teki mezarlıklara defnedilmişlerdir. Ayrıca bu cephede binlerce askerimizi esir bırakmak durumunda kaldık. Bu esirlerin bir kısmı Yenice Köylü Süleyman gibi bazı uzuvlarını kaybetmiş harp malulü şeklinde, yanlarında bulunan eşya ve paralarına el konulmak suretiyle vatanlarına tekrar dönebildiler. Filistin Cephesindeki yaşadığımız ağır mağlubiyet teferruatıyla tetkik edilmeye muhtaçtır. Osmanlı Türk askerinin gerek cephede gerekse esarette yaşadığı dramlar tarihimizin hazin sayfaları arasında yer almaktadır” dedi.