BYEGM’nin göç ve mültecilik seminerleri başladı

“Basın Mensupları için Göç Terminolojisi ve Mülteci Konularında Bilgi ve Farkındalık Arttırma” projesi kapsamında, basın mensuplarına yönelik Antalya’da bilgilendirme ve farkındalık seminerleri verilmeye başlandı.

Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM)’nin,  “Basın Mensupları için Göç Terminolojisi ve Mülteci Konularında Bilgi ve Farkındalık Arttırma” projesi kapsamında, basın mensuplarına yönelik Antalya’da bilgilendirme ve farkındalık seminerleri verilmeye başlandı.

Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği organizasyonuyla düzenlenen etkinlikte, UNICEF, BM, İçişleri Bakanlığı ve T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü yetkilileri göç ve mültecilik konularında önemli bilgileri ve istatistikleri basın mensuplarıyla paylaştı. Türkiye’de vatandaşların mülteci algısı üzerine en büyük etkiyi, yazılı ve görsel basının oluşturduğu düşüncesinden hareketle 700’den fazla basın mensubuna göç ve mültecilik konuları hakkında eğitim verilecek. 5 seminerden ilki Antalya'da yapıldı ve katılım sağlayan 150 kişilik basın mensupları arasında Konya ve Aksaray’dan gazeteciler ile Basın Yayın ve Enformasyon Konya İl Müdürlüğünden yetkililer katıldı. Seminerde medyadaki mülteci algısına dikkat çekildi. Özellikle nefret söylemi ve ırkçılık konusunda doğru terminoloji kullanımının yanı sıra, doğru haber yapımının da önemi anlatıldı.

 

“TÜRKİYE DÜNYAYA ÖRNEK”

Muhacirler konusunda Türkiye'nin dünyaya örnek olmasına rağmen dünya basınından beklenen ilgiyi görmediğini söyleyen Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca, 'Türkiye mülteciler konusunda dünya çapında en büyük desteği verdi. Ancak gösterdiği çabalara rağmen hak ettiği yeri görmedi' dedi.

 

“SÖMÜRGECİLİK YIKIM GETİRİYOR”

Batılı ülkelerin enerji kaynakları için savaşlara ve yıkımlara neden olmasından dolayı insanların ülkelerini terk etmek zorunda kaldığını belirten Akarca “Batılı ülkeler enerji kaynaklarını kontrol etme gayreti içine giriyorlar. Bu da, savaşlara, yıkımlara ve insanların göç etmek zorunda kalmasına neden oluyor.” dedi.

 

“BİZ MİSAFİRPERVER BİR ÜLKEYİZ”

Geçmişten günümüze kadar Türk milletinin mazlumlara yardım ettiğini ifade eden Akarca “Biz sadece son zamanlarda değil Osmanlı Devleti’nden bu yana misafirperverliğimizi ön plana çıkarmışız. Anadolu’ya sığınmak isteyenlere ya da mazlumlara kucağımızı sonuna kadar açmışız. Hatta yüreğimizi de açmışız. Hitler’in zulmünden kaçan Yahudiler Türkiye’ye sığınmışlar.

Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye gelip sığınanlar, Bulgaristan’da asimilasyon politikası uygulanırken kaçıp gelen Türkler ülkemize iltica etti. Saddam Hüseyin Halepçe’de kimyasal katliam uygularken yaklaşık 500 bin Kürt, Türkmen, Arap bizlere sığındı.” dedi.

 

KİMSE EVİNİ TERK ETMEK İSTEMEZ!

3 milyon 250 bin Suriyeli’nin Türkiye’ye gelirken yaşadıkları zorluklara değinen Akarca “Bir insanın evini, yurdunu terk etmesi çok zor. Gözyaşları, bir yandan da ölüm korkusu var. ‘Türkiye onlar için ne yapıyor?’ Eğitim veriyoruz, sağlık sorunlarını gideriyoruz, barınma, yiyecek, içecek ve ibadet ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Biz bununla ve bu özelliklerimizle övünmeliyiz. Çok mutlu olmalıyız. Dünyada hiçbir ülke bunu yapamıyor.”

 

“ABD YERLE BİR OLURDU”

Türkiye sınırlarını tel örgü ile kapatsaydı bugün Avrupa ekonomisinin yerle bir olacağını belirten Akarca “ABD dahi böyle bir sorunla baş başa kalsaydı bocalardı… Bunun üzerine PKK, IŞİD, FETÖ gibi örgütler de ABD’nin başına gelseydi yerle bir olurdu. Biz olmadık. Çünkü toplum olarak büyük bir dayanışma içindeyiz. Liderlerimize daha çok güveniyoruz. 15 Temmuz darbe kalkışmasını başka bir ülkenin bu şekilde atlatılmasını hiç mümkün görmüyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.

 

“DAKİKADA 20 KİŞİ ÜLKESİNİ TERK ETMEK ZORUNDA KALIYOR”

Seminerin diğer konuşmacılarından SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak, 2. Dünya Savaşından sonra en büyük krizin yaşandığını söyleyerek “Ülkemizde 3,2 milyondan fazla Suriyeli geçici koruma altında bulunmakta. 400 binden fazla, farklı ülkelerden mülteciler var. Dünya, 2'nci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük krizi yaşıyor. Dakikada 20 kişi savaş veya ekonomik nedenlerden dolayı ülkesinden ayrılmak zorunda kalıyor.” dedi.

 

“BASIN DİLİ ÖNEMLİ”

Basın mensuplarının haber dili ve terminolojinin önemli olduğunu ifade eden Kavlak “Türk toplumu ile mülteciler arasında çatışmalar olabiliyor. Göç konusunun her boyutuyla algılanması için basın mensuplarının rolü önemli. Birçok çalışma yapıldı ama konunun toplum nezdinde daha iyi anlaşılması için yeterli çalışma yapılmadı. Bu buluşma hem basın mensuplarının uzmanlarla bir araya gelip kafalarındaki soruları sorması, konunun farklı boyutlarla işlenmesi ve tartışılması anlamında oldukça önemli bir buluşma olduğunu düşünüyoruz. Mülteci konusunun toplumda ne biçimde algılandığı ile ilgili basın mensuplarının önemli bir sorumluluğu var.” dedi

 

“ÇOCUK ÇOCUKTUR”

Seminerin bir diğer konuşmacısı “Çocuk, çocuktur” mottosuyla öne çıkan UNICEF İletişim Bölüm Başkanı Sema Hosta oldu.  “Çocuk ve Medya” dili hakkında önemli bilgiler verdi. Öznesi çocuk olan haberlerin tiraj kaygısıyla yapılmaması gerektiğini belirten Hosta “Hepimiz Aylan bebek fotoğrafını hatırlıyoruz. Aylan bebek dünyadaki oyunu değiştirdi. Her haberi vermenin bir yolu bulunabilir.” dedikten sonra “Aylan bebek fotoğrafındaki o çocuk sizin çocuğunuz olsaydı onu o halde görmek ister miydiniz? Ben istemezdim” diyerek görüşünü beyan etti.

 

Seminerde Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Dış İlişkiler ve Enformasyon Müdürü ve Sözcü Selin Ünal, Uluslararası Göç Örgütü İletişim Bölümü Asistanı Cem Mehmethanoğlu, BM Nüfus Fonu Toplumsal Cinsiyet Uzmanı Bora Özbek sunumlar yaptılar. Gazeteciler sorularına yanıt buldular, fikirlerini beyan ettiler.