İlk ziyaret Dışişleri Bakanı'na
Söz konusu ziyarette Konya Tarım ve Gıda Üniversitesi Mütevelli Heyeti, geçtiğimiz aylarda kuruluş kanunu TBMM’de kabul edilen üniversitenin Konya’ya kazandırılması için siyasi ağırlığını ve gücünü kullanarak projenin hayata geçirilmesinde katkısı büyük olan Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’na katkıları ve destekleri nedeniyle teşekkür ederken, yapılan toplantıda üniversitenin akademik yapılanması ile geleceğe yönelik yapacağı çalışmaların rotası da belirlendi. 1 saatten fazla süren ziyaretin ana gündem maddesi dünyanın gıda başkenti olmaya talip Konya’nın bu vizyonuna Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi’nin nasıl bir akademik yapılanma ve hangi çalışmalarla ivme katabileceği oldu. Üniversitenin akademik yapılanması ile yapacağı çalışmaların planlandığı toplantıda Konya’nın yakın gelecekte karşısına çıkacak ve Karapınar’da kurulacak termik santral ile ilgili de fikir alışverişinde bulunuldu. Ayçiçeği’nin de gündeme geldiği toplantıda yağlı tohumlarda hem dünyadaki üretim fazlası hem de Konya’daki beklenmedik üretim artışı nedeniyle yerli üreticinin mağdur olmaması için Dışişleri Bakanı Davutoğlu iki bakanlık nezdinde başlattığı girişimleri Bakanlar Kurulu’na taşıyacağını söyledi.
Üniversitenin Rotası Belirlendi
Konya Tarım ve Gıda Üniversite’sinin kuruluş süreci boyunca, bu üniversite projesiyle Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu’nun her aşamayla tek tek ilgilendiğini, yoğun mesaisine rağmen bu üniversitenin Konya’ya kazandırılması için zaman ayırdığını, bu üniversitenin doğru projelendirilmesi için tecrübe ve birikimini paylaşma konusunda cömert davrandığını belirten Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, “Bu ziyaret bir teşekkür ziyaretinden ibaret değildi. Bu sürecin tamamında yer alan ve bu üniversitenin Konya’ya kazandırılması için desteğini esirgemeyen, siyasi ağırlığını ve siyasi gücünü bu proje için kullanan Sayın Bakanımız ile yine bu projeyi ve bu projenin geleceğini konuştuk. Kendilerinin siyasi kimliği elbette ki önemli. Ancak Sayın Davutoğlu saygın bir bilim adamı ve yükseköğretim konusunda hem akademik hem idari anlamda engin bir tecrübe ve birikime, yükseköğretim konusunda eşsiz bir ufka sahip. Kendileri hem YÖK aşamasında hem Bakanlar Kurulu aşamasında hem de Meclis Komisyonları ve TBMM Genel Kurulunda bu projenin her şeyiyle ilgilendi. Çıkan ufak tefek pürüzlerin süratle giderilmesini sağladı. Ülkemizde henüz örneği olmadığı için bir ihtisas üniversitesinin, özellikle tarım ve gıda ihtisas üniversitesinin karşısına çıkan meslek tanımlamalarından, eğitim müfredatına kadar önümüze çıkan meselelerin aşılmasında akademik birikimi, siyasi ağırlığı ve gücü ile bu üniversitenin yolunu açtı. Dünya’nın gıda başkenti olmaya talip Konya’nın bu vizyonuna yakışır bir gıda ve tarım ihtisas üniversitesinin Konya’mıza ve ülkemize kazandırılması konusunda bizim hiçbir talebimizi geri çevirmedi. Kendilerine hem süreç için teşekkür ettik hem de bu projenin bundan sonraki aşamalarını konuştuk” dedi.
Kangal ve Ayçiçeği Konuşuldu
Dış politikadaki yoğun gündeme rağmen Sayın Davutoğlu’nun kendilerine bir hafta içinde iki kere zaman ayırdığına dikkat çeken Konuk özetle şunları söyledi;
“Mısır ve Suriye’deki sıcak gündeme, Eylül başında gerçekleşecek G-20 zirvesi hazırlıklarına, Olimpiyat oylaması öncesi yoğun diplomasi trafiğine, dış politikadaki merkez konumumuzun getirdiği ve zamanla yarışı zorunlu kılan meşguliyetine rağmen, Sayın Dışişleri Bakanımız konu Konya, Konya’nın geleceği ve Konya özelinde ülke tarımının, gıda sanayisinin geleceği olunca sağ olsunlar bizlere bir hafta içinde iki kere zaman ayırdılar. Önce Kangal Termik Santralinin devir törenine katılarak yaptıkları vizyoner konuşma ile şevk ve heyecanımızı katladılar, önümüzde yeni ufuklar açılmasına, önümüze küresel hedefler koymamıza vesile oldular. Bu hafta içinde ikinci görüşmemizi ise üniversite mütevelli heyetimizi kabulleriyle gerçekleştirdik. Bu toplantıda kendilerinin birikim ve tecrübesinden istifade ettik. Üniversite için ilk kazmayı vurmadan, akademik yapılanma ile ilgili ilk kararları almadan önce kendilerinin engin tecrübe ve birikiminden bir kez daha istifade etmek istedik. Konya ve ülke tarımının geleceğine damga vuracak bu üniversitenin hem akademik yapılanmasını hem de rotasını kabaca planladık. Dünya gıda başkentliğine giden yolda bu üniversite Konya’ya ve Konya tarımı ile sanayisine nasıl yapılanır ve ne gibi çalışmalar yaparsa daha fazla katkı verebilir onları değerlendirdik.
Kendileri ile sıcak gündem maddelerimizden biri olan Karapınar’ı konuştuk. Karapınar’daki kaynağın Konya tarafından değerlendirilmesi, bu projeyi Konya’nın gerçekleştirebilmesi için alternatifleri değerlendirdik. Karapınar’daki kömür havzasına kurulacak termik santralden oluşacak katma değerin Konya’da kalabilmesi, Konya’nın zenginliğine zenginlik katabilmesi için oluşturulabilecek yatırım formüllerini konuştuk.
Konya’nın önündeki fırsatları ve bu fırsatları değerlendirmek için yapılabilecekleri istişare ettik. Ve tabii ki, Konya’nın güncel meselelerini, tarımını konuştuk. Bu çerçevede ayçiçeğindeki durumu da kendilerine aktarma fırsatı bulduk. Konuyu kendilerinin de yakından takip ettiğini öğrendik. Sayın Bakanımız konu ile ilgili zaten ilgili bakanlıklar nezdinde girişimde bulunmuşlar. Biz kendilerine Konya’da bir önceki yıla göre beklenmedik oranda bir üretim artışı olduğunu 2012 yılına göre üretimin hemen hemen ikiye katlanacağını aktardık. Konya şeker olarak bizim Ham Yağ Fabrikamızın kapasitesinin 150 bin ton civarında olduğunu fiyatlama konusunda ham yağ satış fiyatını baz alarak başa baş noktasında üreticinin ayçiçeğine yine en iyi fiyatı vereceğimizi ancak buna rağmen Konya’daki 380 bin tonluk üretim düşünüldüğünde bölgede arz fazlasının oluşacağını aktardık. Yaklaşık 200 bin tonluk bu arz fazlası nedeniyle Konyalı üreticinin mağdur olmaması için önerilerimizi kendilerine aktardık. Kaldı ki, dünyada ayçiçeği ve yağlı tohumlarda bu sene gerçekleşen üretim artışının özellikle de Ukrayna’daki üretim artışının yerli üreticiyi tehdit ettiğini ve ithalatta oluşan 400 dolarlık ton fiyatının iç piyasayı baskı altına aldığını ve üreticinin endişeli olduğunu, hükümetten bir çözüm beklendiğini ilettik. Bu çerçevede kendilerine iki öneri ilettik. Birincisi ham yağ ve yağlı tohum ithalatına bir gümrük vergisi konulması en azından hasat sezonunda bu önlemin alınması oldu. İkinci önerimiz ise dünyadaki üretim fazlası ve ithalat baskısını dikkate alarak yerli üreticiyi korumak ve üretim açığımız olan bu ürünün gelecek yıllarda da ziraatının yapılabilmesi, dolayısıyla da geçtiğimiz yıllarda 3,5 milyar dolar civarında ithalat bedeli ödediğimiz yağ ve yağlı tohumların ülkemiz topraklarında üretilebilmesi için hükümetimizin yağlı tohumlara verdiği destekleme primini bu sene için %50 oranında arttırması şeklinde oldu. Konunun zaten takipçisi olan Sayın Bakanımız hem ilgili Bakanlarla konuyu bir kez daha değerlendireceğini hem de Bakanlar Kurulu’nda konuyu gündeme getireceklerini ve ellerinden gelen gayreti göstereceklerini söylediler.”