Darbeyi alkışlayanlar arasında genel yayın yönetmenleri var...'
Bülent Arınç, Anadolu Ajansı'nın (AA) 100. Yıl Vizyonu'nun açıklandığı toplantıda,Türkiye'nin bir referans olabilecek gazete, televizyon kanalının bulunmadığını, ''Türkiye nedir, ne değildir-'' denildiğinde kaynak alınacak bir basın organından Türkiye'nin mahrum olduğunu söyledi.
''İşin daha da acısı var'' diyen Arınç, bir haber kanalında, ''12 Eylül 1980 darbesini alkışlayanların ve Milli Güvenlik Konseyi'ne bağlılık mesajları verenlerin'' yer aldığını belirtti.
Bülent Arınç, şöyle devam etti:
''32 sene sonra, o gün darbeye alkış tutanların bugün hala aramızda mevcut olduklarını biliyoruz. 12 Eylül 1980'de bu darbeye alkış tutarak, generallere bağlılık mesajı verenler, 28 Şubat'ta da aynı yoldaydı, 27 Nisan'da da aynı istikamette alkış tutuyorlardı. Ne gariptir ki 32 sene sonra bunların içerisinde genel yayın yönetmenleri var, genel müdürler var, gazetesini satan, pazarlayan insanlar var. Artık Türk basınının ciddi bir dönüşüm içinde olması, teknik, okuyucu, izleyici sayısı, kalite bakımından, özgürlükler ve demokrasi bakımından basınımızın ciddi bir yol almaya, hedef koymaya ihtiyacı var.''
''SEÇ SEÇ AL, BEĞEN BEĞEN AL...''
Son günlerde eleştiri konusu olduğu için AA'nın sendikayla ilgili durumuna değinmek istediğini ifade eden Arınç, AA'nın bugüne kadar sendikalı bir kuruluş olduğunu, çalışanlarının haklarını en üst düzeyden verdiğini, çalışanların, yapılan toplu sözleşmelerle her iki yılda birçok daha üstün haklar elde ettiğini anlattı.
Arınç, şunları kaydetti:
''Bizde örgütlü sendikanın başka hiçbir basın kuruluşunda toplu sözleşmesi bulunmuyordu. Şimdi o sendikadan ayrılanlar yine AA'nın içinde ikinci bir sendikayı kurdu. Başkalarında hiç olmayan sendika bizde iki tane var. Seç seç al. Beğen beğen al, istediğin sendikaya git.
Anamuhalefet partisi liderimiz, sendika içinde yaşanan gelişmelerden çok büyük üzüntü duymuş. Bizim doğum yıl dönümümüzde militan bir edayla, ideolojik bir anlatımla bizi eleştiren bir mesaj yayımlamış. Keşke bugün aramızda olsaydı veya sosyal medyayı iyi kullanıyorsa bizi kendi ipad'inden takip etseydi, Anadolu Ajansı'nda yaşanan bu muhteşem gelişmeyi, fevkalade alkışlarla karşılardı diye düşünüyorum. Bize ideolojinin deli gömleğini giymiş gözlerle bakmasın kimse. Çalışanların haklarını sonuna kadar vereceğiz ve dilerim ki milyar dolarlık ihalelere anında peşin para bulup da yatıran iş adamlarının kendi gazetelerinde, televizyonlarında çalışanları açlığa mahkum ettiklerini de görebilseydi. Ücretlerini, paralarını vermedikleri gazetecilerin, kapı önüne koyuverdiklerinin, kirasını ödeyemeyen, telefon ücretini yatıramayan, çocuğunu elinden tutup kreşe, okula gönderemeyen çalışanlarının da hakkını, keşke Anadolu Ajansı'nın binde biri kadar verebilseydi. Veriyoruz ve vereceğiz.''
Anadolu Ajansı'ndan emekli olan yüze yakın çalışanın ''zorlamayla'' emekli olduklarının söylendiğini belirten Arınç, ''Herkes teşekkür ederek ayrıldı. Biz de onların asgari 500 bin liradan tazminatlarını severek ödedik, onlara iyi bir hayat temenni ettik. Onlar da çok şükür alın terlerinin hakkını fazlasıyla bizden aldılar. Darısı başkalarının başına. Hiç kimseden baskıyla, tehditle, şantajla emeklilik dilekçesi alınamaz. Türkiye şeffaf bir ülke'' diye konuştu.
''SENDİKAL HAKLARIN BAYRAKTARLIĞINI YAPACAĞIZ''
Anadolu Ajansı'nda haber akademisi kurarak, muhabirleri deneyimli, birikimli yetiştirmeye çalıştıklarını anlatan Bülent Arınç, Anadolu Ajansı'nın 584 çalışan sayısının artacağını ifade etti. Arınç, şöyle konuştu:
''Yine sendikalar var olacak, yine sendikal hakların bayraktarlığını Anadolu Ajansı yapacak. Ama bizi eleştirenler kendi belediyelerinde çalışanların, basın kurumlarında kendilerine alkış tutanların, çalışanları ne hale getirdiklerini görsünler. Yüzlerce gazeteci Anadolu Ajansı'nda çalışabilmek için bize geliyor, üzülüyoruz. Onların el emeklerini, göz nurlarını vermeyenler, bize ideolojik eleştiriler getirirken lütfen bunları da düşünsünler. Güçlü bir kurumuz. Daha da güçlü olacağız. Ama gücümüz, bir siyasi gücün ötesinde Türkiye'de haber üreten ve dünyanın örnek aldığı bir ajans haline gelebilmektir.''