Bulgar komitacılarına karşı Seydişehir taburu

Manastırda, Ferik (Korgeneral) Nasır Paşa’nın 9 Ekim 1903 tarihinde baş kitabete yazdığı üç sayfalık şifrede, kaymakçalan bölgesinde bulgar çetelerine karşı icra edilen askeri harekatta Seydişehir Taburu’nun çok önemli bir muzafferiyet elde ettiği bildirildi.

Seydişehir tarihi üzerine çalışmalarıyla bilinen Tarihçi Ercan Arslan konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu:

“Ekim 1903’te Baniçe ve Gurinçeva’dan hareket eden yaklaşık 700 kişilik Seydişehir ve Ermenek Taburları çok önemli bir operasyon gerçekleştirdiler. Kaymakçalan Yunanistan ile Makedonya arasında bulunan yüksek bir dağdır. Bu dağda konuşlandıkları istihbarat olunan eşkiyalar 7 Ekim 1903 gecesi saat beşte ve dokuzda iki koldan icra edilen harekatta Papatya Kıbleleri adı verilen mevkide sıkıştırıldı. Üç Bulgar Çetesi ile şiddetli bir çatışma yaşandı. Eşkiyaların sayısı 200 dolayındaydı. Seydişehir Taburu doğudan, Ermenek Taburu’da güneyden taarruz ederek asilere nefes aldırmamıştı. Yaklaşık beş saat kadar süren çarpışmada asilerin tamamına yakını itlaf edilmişti. Osmanlı zabit ve askerinden ise bir kayıp yaşanmadığı bildirilmekteydi. Başarıyla icra edilen operasyonda çete liderlerinden Baniçeli Voyvoda Leko namı diğer Elkıs, Baniçeli İlo, Çerovalı Voyvoda Leço, Bulgaristanlı Voyvoda Gorgi ölü olarak ele geçirilmişlerdir. Cesetlerin kimlik tespitleri civar köylerdeki ahali marifetiyle yapılmıştır. Arazinin taşlık ve çalılık olması cesetlere ulaşmayı güçleştirmiş, yaralıların bazıları da suya atlayarak boğulmuştu. Arazi taramasında dört isyancı daha ele geçirilirken Vüştranlı yaralı bir asinin hal ve tavrından şüphelenilerek sorgusu sonrası saklanan tüfenk, bomba ve dinamit fitillerinin yerleri tespit edilmiştir. Komitacılardan yalnızca otuz kadarı sağ ele geçirilebilmişti. Eşkiyaların dehşet saçtığı köy ahalilerinin, Bulgar komitacılarının tenkili üzerine Osmanlı askerine ve devletine minnettar olduğu vurgulanmaktaydı. Bazı yaralı çetecilerin de köylere dağıldığı özellikle Sitina köyüne kaçtıkları ve burası üzerine de hemen Nizamiye ve Sarayköy Taburlarının sevk edildiği durumun gün gün rapor edileceği bildirilmişti.”

Tarihçi Arslan açıklamalarına devam ederek “Makedonya bölgesi Selanik, Manastır ve Kosova vilayetleriyle bunlara bağlı kaza ve köylerden meydana gelmekteydi. Bölgede 14.yüzyılda başlayan Osmanlı idaresi 15.yüzyıl ortasında kesin olarak hakimiyet sağlamıştı. Dinî bakımdan Müslüman, Hristiyan ve Musevilerin yaşadığı Makedonya’da etnik olarak Türk, Arnavut, Bulgar, Yunan, Sırp, Eflak, Yahudi ve Çingene olmak üzere çok sayıda farklı unsurlar bulunmaktaydı. 19.yüzyıla gelindiğinde özellikle Bulgarlar, Makedonya’ya tek başlarına sahip olmanın hayali ile Yüksek Makedon Komitesini ve Makedonya İç Devrim Örgütü’nü kurarak komita (çete) faaliyetlerine başladılar. Çakalarof ve Sararof gibi önde gelen çete liderleri terör olaylarıyla bölgeyi kaosa sürükleyerek uzun yıllar huzur ve güvenliği bozmaya muvaffak oldular. Osmanlı Devleti ise bölgede asayişi temin için bu çetelere karşı ard arda askeri tedbirlere başvurdu. Makedonya’nın elde tutulması için gönderilen kuvvetlerden olan Seydişehir ve Ermenek Redif Taburları’nın Bulgar Komitacılarına karşı kazandığı başarı 9 Ekim 1903 tarihinde Padişah II.Abdülhamid’e bildirilmişti. Korgeneral Nasır Paşa bilahare Taburların zabit ve askeri içerisinde ödüllendirilecek olanların isimlerinin tedkik edilerek bildirileceğini belirtmekteydi. Makedonya coğrafyasında 117 yıl önce yaşanan Bulgar Komitacılarını tenkil harekatında Seydişehir Taburu’nun da yer almış olması son derece önemlidir. Yakın tarihimizin kırılma noktalarında yaşanan askeri operasyonlarda Seydişehir Taburunun da çok önemli vazifeler ifa ettiğini görmekteyiz. İstiklal Harbi yılları sonuna kadar vazife ifa eden Seydişehir Redif Taburu’ndan bugün geriye sadece kışla kitabesi kalmıştır. 1834 tarihli (H.1250) bu mermer kitabe Muallimhane Caminin kıble duvarı üzerinde, tarihimizin sessiz bir tanığı olarak bulunmaktadır” dedi.