Ahmet Sakarya ve köycülük davamız
Akçalar Köyü Baş Öğretmeni Ahmet Sakarya’nın Seydişehir İlköğretim Müfettişliğine yazdığı 26 Ocak 1945 tarihli “Köycülük Davamıza” dair yazısı son derece önemlidir. Dönemin Seydişehir köylerindeki mevcut hal pek farklı değildi. Bu nedenle vurgulanan hususlar köylerimizin genel durumuna ışık tutar vaziyettedir. Sakarya’nın bu yazısını siz değerli okurlarla paylaşıyorum:
“Mıntıkamızdaki Yıllık Çalışma Programı Türk köylüsünün biran evvel cehaletten kurtularak, sağlam kafa ve sağlam vücut sahibi Türk yiğitlerini görmek düşüncesinden doğan ve bu yıl faaliyete geçen, Türkiye’de köycülük davamızın halli için kabul edilen kanunlardan alınan, kıymetli ve tatbiki arzu edilen bir program olduğu muhakkaktır. Bu programa göre bugüne kadar köyümüzde akşam okulu açılmış, okul ihtiyaç cetveli verilmiş ve dairemizden muhtarlığa verilmek üzere gelen kaymakamlık emrine göre ilkbaharda okul inşasına başlanacağı ve şimdiden para tahsili ve malzeme tedariki bildirildiği halde 1945 bütçesine tahsilat konmadığı öğrenilmiştir.
Bununla beraber köyümüzde edindiğim tecrübelerime göre, köycülük davamızın kısa bir zaman içinde halli için şu noktaların nazarı itibara alınarak mümkün ise lüzumlu muhaberenin (yazışarak haberleşme) yapılmasını ve aksi halde yıllık çalışma programının hiçbir yerde tatbik edilemeyeceği aşikârdır.1-Köyde öğretmen köycülük davamızı ilgilendiren bütün mevzular üzerinde her fırsattan istifade ederek köylüyü yetiştirmek gayesi ile çalışıp didinmekte ise de köylü yapılmasında şahsi menfaatlerine dokunan her şeyin önüne engel olup yapmamakta ısrar ettiklerinden öğretmen yalnız kalmaktadır.2-Köydeki pencere, kapı önlerinde, yol üzerinde bulunan ve yıllardan beri çirkin bir manzara arz eden sıhhat düşmanı helâların kaldırılması için kazanın en büyük mülkiye amirinin polis ve jandarma kuvvetiyle köye gelip birkaç gün kalmak suretiyle köyden temin edilecek işçiyle bunların yıktırılması.3-Aynı şekilde yolları perişan eden gübreliklerin kaldırılması.4-Köylere vazife ile gönderilen polis ve jandarmaların kıyafet nizamnamesine aykırı hareket edenlerden a-Köy kızlarının göz nurlarını döküp hayli emekle diktikleri baş terliklerinin toplatılıp yerine şapka giymeye mecbur etmek, b-Bir çok ihtiyar ve gençlerin insanlık kıyafetini bozan başlarına giydikleri terlik üzerine saçaklarını sarkıtarak sardıkları kefiye tabir edilen masa örtülerini toplatarak yerine şapka giyinmeyi mecbur etmek, c- Köy içinde alenen kama ve hançer taşıyanlar sivil polis veya jandarma tarafından toplatılarak kanun pençesine verilmesi. 5-Bugün başladığımız köycülük davamızın yakın bir zamanda hal edilebilmesi ve köy öğretmenlerine verilen en büyük vazifelerin çıkar bir yolda yapılabilmesi için; a-Muhabereye meydan vermeden hükümet mülkiye amirlerinin sık sık köyleri dolaşıp istenilen işlerin yapılıp yapılmadığını kontrol etmesi ve yaptırması b-Hükümet doktorlarının köylere gelerek umumun sıhhati ile alakadar olan helâ, gübrelik ve çeşmelerin vaziyetlerini görüp alakadar makamlara bildirmek suretiyle bunları kökünden yıktırıp yenilerinin yaptırılması, c- Hiçbir muhabereye meydan vermeden Kaza Ziraat Muavinliği ve Veterinerliği tarafından lüzumlu broşür ve afişlerin okullara istenmeden gönderilmesi. 6-Bu işlerin yapılabilmesi için en büyük rol oynayan köy muhtarlarının vazifelerini munzam bir suretle ya okul baş öğretmenliklerine verilmesi veyahut köy gençlerinden seçmek suretiyle enstitülerden muayyen bir müddet içinde kurs yaptırmak suretiyle muhtar yetiştirip köye gönderilmesi şart ve elzemdir. 7- Bütün bu ağır işlerin köy öğretmenlerine yüklenmesi ve öğretmen tarafından bunların tatbiki maalesef mümkün görünememektedir. Çünkü öğretmen yalnız kalmakta olup, muhtar bile fikrine uygun hareket etmemekte ve öğretmenin hayatının sonuna kadar köyde vazife görmek suretiyle yaşamasını güçleştirip bilahare köyden kaçmasını intaç ettirmektedir. 8- Köycülük davamızın hal edilerek kısa bir zamanda müspet neticelere varılabilmesi için yukarda arz edilen devlet, amir, memur ve müesseselerinin köyde realiteye koşan öğretmene yardım etmeleri hususunun ilgili makamlara bildirilmesi ve ilk fırsatta köy öğretmenlerinin dayanacağı ve yegane yardımcısı köyde iş ortağı olan köy muhtarının bugünkü şartlara uygun ve arz ettiğim şekilde yetiştirilip köylere gönderilmesi için ilgili makamlara bildirilmesini dilerim.”
Yeni Türk Devleti’nin, çağdaş bir toplum oluşturma gayesinden hareketle köylerde ikamet eden vatandaşlarını da sosyo-kültürel alanlarda yetiştirmeye özen gösterdiği açıktır. Yukarıda Akçalar Köyü özelinde 1945’lerin Seydişehir köylerinin genel manzarasına ilişkin önemli ipuçları verildiğine tanık oluyoruz. Köycülük Davamızın eğitim ayağını oluşturan köy ilkokullarının yaygınlaştırılması ve yenilenmesinin yanı sıra, Akşam okulları vasıtasıyla bir yandan modern tarım ve hayvancılık yöntemleri köylüye aktarılıyor, diğer yandan da Türk İnkılabı, her ferdin benimsemesi gereken yüce bir ülkü olarak ortaya konuluyordu. Bugün köylerimizde geldiğimiz nokta nazarı itibara alındığında, Cumhuriyet Türkiye’sinin köycülük davasında ne kadar haklı bir tespit yaptığı, bu yolda atılan adımların nedenli önemli olduğu daha iyi anlaşılacaktır düşüncesindeyiz. Seydişehir Eğitim Tarihi’nin koca çınarı, Atatürk İlke ve İnkılaplarının yılmaz savunucusu Öğretmen Ahmet Sakarya’yı (1914-2014) ve ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizi bir kez daha minnet ve şükran hisleriyle anıyorum. Kentimizin hafızasında aziz hatıraları her daim yaşayacaktır.
(Akçalar Köyü İlkokulu Arşivi, Klasör 2,Giden Evrak Sayı/Tarih:45 -26.1.1945; Ercan Arslan, Seydişehir Kazasında İlköğretim Kurumları 1876-1940,2.Baskı, Konya 2017)